-
1 أول
Iأَوَّل1. ilkAnlamı: önce gelen2. başlangıçAnlamı: bir şeyin ilk bölümüIIأَوَّلَ1. gelmekAnlamı: ortaya çıkmak, doğmak2. açımlamakAnlamı: şerh etmek, açıklamak3. yorumlamakAnlamı: tefsir etmek4. tarif5. belirtmekAnlamı: açıklamak -
2 رأس
رَأْس1. uçAnlamı: bir şeyin tepesi, başı2. kafaAnlamı: baş, ser3. kelleAnlamı: baş, kafa4. serAnlamı: baş, kafa5. zirveAnlamı: doruk, tepe, en üst aşama6. dil7. başAnlamı: vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser8. başlangıçAnlamı: bir şeyin ilk bölümü9. dorukAnlamı: dağ, ulu ağaç gibi yüksek şeylerin tepesi -
3 بدء
-
4 بدأة
-
5 بداءة
-
6 بداية
-
7 بديئة
-
8 تباشير
-
9 أصل
أَصْل1. kökAnlamı: temel, esas2. cezirAnlamı: kök3. kaynarcaAnlamı: kaynak4. aşağıAnlamı: bir şeyin alt bölümü5. esasAnlamı: ana öge, temel6. ilkeAnlamı: ilk madde7. usulAnlamı: kökler, asıllar8. bazAnlamı: temel, esas9. tözAnlamı: kök, asıl, cevher10. kaideAnlamı: kural11. asılAnlamı: bir şeyin kendisi, kök, kaynak, örnek ve kopya karşıtı12. kökenAnlamı: bir şeyin temeli, menşe -
10 أساس
أَسَاس1. gerçekAnlamı: temel, başlıca, asıl2. cezirAnlamı: kök3. düsturAnlamı: genel kural, kaide4. esasAnlamı: ana öge, temel5. usulAnlamı: kökler, asıllar6. kaideAnlamı: kural7. bazAnlamı: temel, esas8. prensipAnlamı: ilke, umde9. temel10. temelAnlamı: bir şeyin ilk öğeleri11. anaAnlamı: temel, asıl ve esas
См. также в других словарях:
ön — is. 1) Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı Beş on kişi, köşkün önünde toplandık. M. Ş. Esendal 2) Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. B. Felek 3) Bir kimsenin ilerisi Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
son — sf. 1) Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. P. Safa 2) En arkada bulunan Son vagon. 3) Artık ondan ötesi veya başkası… … Çağatay Osmanlı Sözlük